25 Eylül 2008 Perşembe

EFSANE GERİ DÖNDÜ


Hemen önyargılı müdaheleleri ortadan kaldırmak için baştan uyarayım; bu yazı albüm iki gün boyunca aralıklarla dinlendikten sonra yazılmıştır. Zaman geçip daha da sindirdikçe farklı hissiyatlar sonucu içerik değişimi yapılmasının her hakkı kendimde saklıdır.
Bilmiyorum bu sene daha ne kadar iyiye gidilebilir. Önce hayatımın kadını ile evlendim, Gassaray şampiyonluğu filan derken elleri öpülesi bir amcanın Guns albümünün 9 şarkısını internete akıttığı günlerin şok etkisi üstümüzden geçmeden bir de Death Magnetic bombası patladı.
Stadyumdaki konsere gidebildinmi diye sorarsanız yaramı deşmeyin derim.
1-Evli bir adam olmanın gerektirdiği farklı bir pozisyon alma dürtüsü var elbet, eski headbanger günlerimizden uzaklaştık, bol bira, çiş kokan stadyum, siyah tshirtler,pogo yaparken kafa göz yarmalar filan ne kadar uygundur tereddüt ettim hakkat
2-Burada sevgili eşimi aslanların önüne atıyorum maalesef...Ben onun Electronica coşkusunu paşa paşa paylaşırken o Metallica fırtınası benimle birlikte göğüslemekten imtina etti. Tv haberlerindeki konser görüntülerini seyrettikten sonra onu suçlayabilirmiyim??Kesinlikle HAYIRRRRRRRRRR!!!!:)
Sadede gelirsek: Albüm bomba, burun kıvıranlar varsa da siz onlara bakmayın. Ya yeterince dinlememişler, ya son dinledikleri dışkı benzeri müzikler kulaklarını ve beyinlerini felce uğratmış gerçek müziği takdir edemiyorlar, ya da ne istediklerini bilmez haldeler. Haa ortada bir black albüm yok, şimdilik onu söyleyebilirim, ama Metallica dan beklentilerimi büyük ölçüde karşıladı.
Bu yazıya zaman buldukça ilavler yapacağımı da hususiyetle belirtirim...

ELVEDA KAZIM BABA


Artık klasik halini aldı ya, sık sık gırgıra vuruyor yazarlar hatta, ekşi sözlükte bir kişi hakkında çok yorum yapılınca "sol framede adını bu kadar görünce öldü sandım" diye. İşte ben de Kazım Kanat'ın adını sol framede görünce kötü haberi aldığımı biliyordum. Ömrüm boyunca bir kez Ortaköy'de yolda karşılaştık,küçük bir selamıma tebessümle cevap verdi, ziyadesiyle başka bir tanışıklığımız da yok ama ölünce anlarsınız ya eksikliği, keşke şöyle güzel bir dost meclisinde kadehleri tokuştursaydık, sohbetine katılsaydım diyeceğim bir adamdı. Misal Ne Hıncal Uluç ne de şaşıracaksınız ama Erman Toroğlu için böyle bir hissiyata asla sahip olamayacağım tahminim.
Hatasız kul olmaz terminini doğrular nice argümanları vardı, Hakan Şükür'e ağır giydirdikten sonra 4 tane atınca o golleri benim sayemde attı demişti. Allah rahmet eylesin yazılarını okurken "yok artık" derdiniz bolca belki ama bir şekilde herkes severdi(ya da bana öyle geliyor).
Vefatı Beşiktaş'ı da bir derbi maçında kırmızı kart görüp takımı on kişi bıraktı gibi, kanserle mücadele edip Kazım Babayı umut ışığı olarak görenleri de....

17 Eylül 2008 Çarşamba

Tam Bir Roman Gibi


Direkt elimin altındayken yazayım dedim,ister kıro deyin ister hayın deyin ister zalım deyin(aynen yazdığım gibi okuyun elbet) seviyorum ben bu herifin bazı şarkılarını yahu(seviyorum ben bu herifi ile başlayıp bu herifin şarkılarını diye değiştirip bazı şarkıalrını diye nihayetlendirdim ama olur o kadar)
Aşk-ı Virane yi de loopa aldım beş kere filan dinledim herhalde...Yalnız bloga da giriş yazısında müzik için Rafet El roman yazarsam bu mainstream başlığını ne kadar ciddiye alır okuyan insanlar emin olamadım...:)

Hele bir blog...

Yaşın kemale ermeye başladığı nereden belli olur,güncel mevzuları takip etmekte yavaş yavaş geri kalırsınız ordan belli olur...İlkokuldaki yeğenim bile neredeyse blog olayına girdi,aylar önce sıkıldı,şöyle kırk yılda bir uğrayıp neler saçmalamışım mazide diye bakıyor bense yeni giriş yapıyorum,özür...

Turkbasket'te zaten yakaladıklarıma geçiriyodum aynen de devam edeceğim ama basketbol harici başka bir kaç şey zırvalamak istersem bir platformum daha olsun dedim,fena mı ettim bilemedim lakin vaziyet böyle...

Bakalım bu işin devamı nasıl olacak,bu notu da kendime düşmüş olayım:))